Geçtiğimiz günlerde bazı üreticilerin, ürünlerinde kullandıkları hammaddelerde “bakir ormanlar” –daha önce el değmemiş ormanlardan- (bazen yaşlı ormanlar olarak adlandırılır) elde edilen girdi kullandıklarını açıklayan raporlar yayınlandı.
Örneğin sizin en beğendiğiniz tuvalet kâğıdı markası hammaddesi önemli bir Kanada veya Sibirya ormanından kesilmiş olabilir. Veya sevdiğiniz bir atıştırmalık üretiminde kullanılan palmiye yağının yakılıp katledilen Malezya yağmur ormanları yerine kurulan çiftliklerden geliyor olabilir?
Bu ormanlar dünya ekosisteminin çok önemli parçasıdır ve havayı temizleyerek küresel iklimi düzenleyerek gezegen sağlığının ayrılmaz bir parçasıdır.
FSC®‘nin misyonu, bu ormanların gelecek nesiller için burada olmasını sağlamaktır. Dünyada FSC® sertifikasına sahip 200 milyon hektardan fazla orman mevcuttur. Her ormanın kendi hikayesi vardır. İskoçya’nın dağlık bölgelerinden Meksika’nın derin ormanlarına, Uganda’nın kuru ormanlık alanlarından Çin’in bulut ormanlarına kadar ormanlar, tüm arazilerde inanılmaz miktarda biyolojik çeşitlilik barındırır.
Türkiye’de 22 milyon hektar orman alanı mevcut. 2020 yılı sonu itibarıyla Türkiye ormanlarında tutulan karbon miktarı yaklaşık 2 milyar tondur. Bu orman alanlarının ticari olarak işletilen yaklaşık 6.000.000 hektarlık kısmı FSC® sertifikalıdır.
Peki biz tüketiciler olarak nasıl katkıda bulunabiliriz?
Satın aldığımız ürünlerde; kâğıt ürünleri, mobilya ve kâğıt ürün ambalajlarının, FSC® sertifikalı olup olmadığına dikkat etmeliyiz. FSC® logosunu taşıyan ürünleri tercih etmeliyiz.
FSC® sertifikası hakkında daha fazla bilgi için tıklayınız: https://www.sbg.com.tr/fsc-belgelendirmesi-nedir/