Kalitenin en yaygın olarak bilinen ve kabul gören tanımı, “standartlara uygunluk veya şartnameye uygunluk” olduğu için, standardın ya da şartnamenin gerekliliklerine tutarlı olarak uyan ürün yüksek kaliteli ürün olarak kabul edilir.
Uygunluk değerlendirme de, en basit tanımıyla, “ürünlerin, malzemelerin, hizmetlerin, sistemlerin ya da çalışanların ilgili standardın gerekliliklerine uygun olup olmadığının kontrolüdür”. Bir müşteri, bir tedarikçiye sipariş verdiği ürünün istenilen amaca ya da ürünle ilgili standardın gerekliliklerine uygun olup olmadığını kontrol ettirmek isteyebilir. Bunu yapmanın en etkili yollarından biri, ürün özelliklerinin uluslararası standartlarda ya da kendi belirlediği gerekliliklere uygun olup olmadığını belirlemektir. Böylece müşteri ve tedarikçi ayrı ülkelerde olsa bile, aynı kaynak dokümanları kullandıklarından ötürü, ürünle ilgili üzerinde anlaştıkları ortak bir kalite standardı var demektir.
Günümüzde birçok ürün için ürünün standartlara uygunluğunu göstermek amacıyla deney ya da muayene yapılması gereklidir çünkü bu ürünlerin güvenlik ya da başka mevzuatlara uygunluğunu pazara çıkmadan önce kanıtlamak gereklidir. Bu deneylerin her zaman üretici tarafından yapılması pratik olmayabilir ve tarafsızlık ilkesiyle çelişebilir. Bu durumda konusunda uzmanlaşmış üçüncü taraflar devreye girmektedir.
Gerek müşteri adına gerekse tedarikçinin kendi talebi üzerine görev yapan uygunluk değerlendirme kuruluşlarının akredite olması ve gerekirse yetkilendiren kamu kuruluşları tarafından onaylanması (yetkilendirilmesi), yapılan değerlendirmenin sağlıklı ve tutarlı olması açısından önem taşımaktadır.
Sonuç olarak bakıldığında, her ne kadar kalite bir ürünün olmazsa olmaz bir özelliği ise, ürün kalitesini doğrulayan en önemli öğe de, ürün kalitesinin bağımsız ve tarafsız üçüncü taraf olan uygunluk değerlendirme kuruluşları tarafından belgelendirilmesidir.
Bu hem üreticinin kendi ürün kalitesinin üçüncü tarafça denetlendiğini, kontrol edildiğini ve belgelendiğini kanıtlayacak hem de müşteri için ürün kalitesinin üçüncü tarafça garanti edildiğini gösterecektir.
Türkiye’nin ekonomik gelişmesi için ana hedef ihracatın arttırılması ve dolayısıyla ihracat ürün kalitelerinin arttırılmasıdır. Bunun için, üreticilerin ihraç edilen ürün kalitelerini kontrol etmesine ek olarak, uygunluk değerlendirme kuruluşlarının, TÜRKAK’tan akredite laboratuvarların üçüncü taraf olarak ürün deneylerini gerçekleştirerek ürün kalitelerini ve üretici kuruluşları denetleyerek belgelendirmeleri, kuruluş ve ürün kalitelerinin tutarlı olarak değerlendirilmesini sağlayacaktır. Buna en iyi örnek Güney Kore ve Vietnam’dır.
Avrupa Birliği içinde, teknik standartlar uyumlaştırılmış ve ürünlerin uyumlaştırılmış teknik standartlara uygunluğunun değerlendirilmesi için uygunluk değerlendirme süreci birleştirilmiştir. AB ülkeleri arasında ticaretin karşılıklı olarak artmasıyla, uygunluk değerlendirmesinin önemi de artmaktadır.
Uygunluk değerlendirme sistemi, tek başına bir süreçten çok daha fazlası olup, bu süreç standartlar, metroloji ve akreditasyon süreçlerini de içermektedir. Uygunluk değerlendirmesi olmadan, küresel pazarda yer almak ve küresel pazarlarda rekabet etmek ve küresel pazarla bütünleşmek olanaklı değildir.
Sonuç olarak, standartların oluşturulması kadar uygulanması ve çok iyi bir uygunluk değerlendirme sisteminin kurulmasıyla, ihraç edilen ürün kalitelerinin tarafsız ve bağımsız olarak uygunluk değerlendirme kuruluşlarıyla denetlenmesi bir zorunluluk olarak ortaya çıkmaktadır.